Türk sineması tarihinde çekilmiş ilk renkli Türk filmi hangisidir? Merak edenler için makalemizde paylaştık.
Türk sineması tarihinde ilk günden bu zamana kadar çeşitli zorluklara rağmen çok değerli ve önemli filmler çekilmiş olup, günümüzde bazı filmler halen daha izlenmektedir. O zamanlarda çekilen filmleri şu anda emsali çekilememekte ve aynı kalite yakalanamamaktadır. Sinema film tarihinde dönüm noktaları vardır, örneğin ilk renkli film ne zaman çekilmiştir? Duyunca gerçekten merak uyandıran bir konu haline gelmektedir. İşte Türk sinema tarihinin ilk uzun metrajlı renkli ilk filmi.
Tarihte İlk Renkli Türk Filmi
İlk Türk filmi 1953 yılında yönetmenlik koltuğuna Muhsin Ertuğrul‘un oturduğu Halıcı Kız filmidir. Başrollerinde Heyecan Başaran ve Agan Hün ‘ün oynadığı film ilk uzun metrajlı ve sponsor ile çekilen ilk film özelliği taşımaktadır. Film, Isparta’da halı dokuma tezgahında çalışan, patronun oğlu tarafından yoldan çıkarılan, kurtuluşu İstanbul’da arayan ama başına kötü olaylar gelen Gül’ün hikayesini anlatmaktadır. Film’in süresi 86 dakikadır. Filmin çekimleri İstanbul, Bursa ve Isparta’da yapılmıştır. Film müziklerini dönemin ünlü bestecilerinden Hasan Ferit Alnar yapmıştır.
İlk renkli Türk filmi olmasına rağmen halktan yeteri kadar ilgi görmemiş hatta kısa sürede vizyondan çekilmiştir. Film ayrıca Muhsin Ertuğrul’un son filmi olma özelliği taşımaktadır. Dram türünde yazılan eserin senaryosunu Mebrure Sami Avelok yazmıştır. Filmin yapımını Doğan Kardeş firması üstlenmiştir.
Filmin başarısız olması özel sektörün sinemadan elini çekmesine sebep olmuştur ve eleştirmenler tarafından ağır eleştirilerin merkezinde bulunmuştur. Muhsin Ertuğrul’un sinemasında modern kadın, kadın mağduriyeti önemli bir yer kapladığından dolayı film boyunca kadın erkeğin gözünde sadece cinsellikten ibaretmiş gibi gösterilmiştir. Senaryo çoğu eleştirmen tarafından kötü eleştirilere maruz kalmıştır. Senaryo, dil ve oyuncu başarısızlığının bundaki yeri büyüktür. Bunun haricinde senaryonun karışık olması ve konunun bütünsellikten uzak olması filmi başarısız kılan diğer etmenler olarak göze çarpıyor.
Filmde göze çarpan bir diğer unsurda Gül karakterinin bütün kararları kendi hür iradesiyle vermiş olduğudur. Ailenin uygun gördüğü kişiyle evlenmemesi annesi dahil herkese karşı çıkarak kendi kararlarını kendisi almak istemesi o zamanın şartlarına göre biraz özgürlükçü düşüncelerdir. Filmde toplum çoğu yönünden kötü gösterilmiştir. Dedikoducu, sinsi, kadını sadece cinsellik objesi olarak gören bir toplum vardır.
İlginizi çekebilir: Evlenmeden Önce Konuşulması Gereken Konular